29.05.2009

hükümete önemli bi öneri

memlekette çalışma hayatı hiç durmasın.günde 3 vardiya çalışılsın,

08.00 - 16.00 ...........1.vardiya

16.00 - 24.00 ...........2.vardiya

24.00 - 08.00 ...........3.vardiya

böylece işsizlik hatırı sayılır miktarda azalıcak ve 7/24 durmayan çalışma hayatı süper bi kazanç getiricek. hem iş saatlerini kaçıran,gündüz değil gece yaşayan insanlar da resmi işlerini halledebilecekler.ben bir keresinde okul harcımı bile yatırmadım güne başlayamadım diye...bu tür insanlar sorumsuzdurlar, her işlerini son ana bırakırlar,sanırım bu şekilde iş yapmak daha adrenalinli ve eğlenceli. çünkü yaşamın tek bir kalıp olan mantıksızlığına inanamıyorum..aklım almıyor ,sahiden nasıl bu derece tek tip yaşayabiliyoruz....yaşayabiliniyor?? nasıl yaşıyorsunuz ???
beni kandıramazsınız..ben sabahları şehri öylesine,amaçsızca,sadece canım istediği için gezerken, otobüslerde giden sıkılmış suratlarınızda haketmeyerek sahip olduğunuz gözlerinizdeki boşluğu görebiliyorum.....
o gözlerle nereye ve ne şekilde bakıyorsunuz ? ne kadar da körsünüz...

24 saat olan günü sınırlamayalım..daha kısa sürelerde ve daha sık çalışalım...
çalışırken mutsuzluğumuzun sebebi özel hayatımıza zaman kalmaması değil mi ? yoksa insani ölçülerde olan bir iş,neden mutsuz etsin ki insanı..para kazanmak ne kadar güzel...ama onu harcayacak zaman kalmayınca zengin kölelere dönen insan, insan olmaktan vazgeçmeye başlıyor.
üretmeye yönelik yaşasak,belki günde 4 saat çalışsak...
hiç durmayan devlet daireleri düşünüyorum...gece 3 olmuş uyuyamıyorum, kalkıp adliyeye gideyim, sicil kaydımı alayım, oradan dişçiye gidip dolgumu yaptırayım, sonra saat 5 olmuş mesela, ben de 8-12 vardiyasında çalışıyorum, uykum gelmişse 2 saat uyuyayım, randımanlı bi şekilde çalıştığım işime gideyim...kütüphanede çalışayım mesela...Konak'taki milli kütüphanenin vitray tavanının altında 4 saat kitaplara köle olayım...Borges gibi kör olmayayım ama 800 milyon maaş yeter.değişecek 6 vardiyaya nasıl mı maaş ödenicek...e hiç durmadan çalışan bir kurum amma da çok kazanır...çalışma koşulları ve süreleri ve ücretlendirilmeler,iş yerinin durumuna göre ayarlanır...
sağlık ocaklarında örgü ören hemşireler biliyorum...orası evinden daha eğlenceli sadece beyaz giymek zorunda olduğu bir başka ev...
herşey toptan değişmeli ve gelir dağılımlarının arasındaki uçurum da yok edilmeli.milletvekili dediğin götler neden o kadar para alıyor ki?
cumhurbaşkanı falan ne öyle yaa,7 sülalesine yeticek parayı napıyo bu insanlar.zaten devletin imkanları onlara hiç para harcatmazken bir de o şaşkınlık yaratan maaşlar?
yönetici dediğin bizim için düzeni sağlayan ve işleri yoluna koymaya çalışan bi insan aslında
insan algısı iktidar anlayışına göre şekilleniyor.insanlar, "önemliler" ve "fasulyeden olanlar" olarak ikiye ayrılıyor...
yönetici de vardiyayla çalışsın, o da kendini harab etmesin ...ne iktidar hırsı kardeşim bu...hasta ruhlu olmayan bi insan,yaşamına yeticek kadar para kazanıp gülümseyerek hayatta kalmayı seçer ama onların çocuklukları bizimkilerden daha trajik geçmiş mutlaka....çünkü öyle bir nefretle dolular ki, normal kafalar değiller...tecavüze mi uğradın,noldun da "ülkenin başına geçince ben size göstericem dünyanın kaç bucak olduğunu" der gibi davranıyosun.."ananı da al git" leyip gıdaklamalar nedir ki?? sorarım
ya da ölümcül kararlar,kanlı eylemler, hiçbirşey güzellik olsun diye değil...
şimdi ben, belki onlar düşünememiştir diye bir öneri getiriyorum:hiç durmadan çalışan ve yaşamaya vakti olan mutlu bir topluluk görmek istiyorum..eğer hükümet benim bu muhteşem fikrimi projelendirmeme izin verirse bana da yüksek danışmanlık görevi verebilirler. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder