4.07.2009

bana kalan


Tek bir sigara istiyorum yalnızca...Raflardaki bibloları gözüne kestiren Dominic'e ; bu yazıyı yazan parmaklarıma pati ve dişleriyle saldıran Cipsy'ye; yazdığım kağıtların üstünde yatan Büyük Beyaz'a bakıp yine aynı şeyi düşünüyorum.
Bügün bir tekini bile sevgiyle kucaklamadım

Kapıyı bunaltıcı bir kararlılıkla uzun uzun çalan kapıcıya kapıyı açmadığım için pişmanlıklardan pişmanlık beğeniyorum şimdi.Tek bir sigara olsaydı. Masanın başından kalkmak istemiyorum.Tek bir parmağımın ucu bile dışarıyı hissetmek istemiyor. Kılımın bir teki bile dışardaki havanın soğuk, sıcak, ılık, rüzgarlı ya da durgun mu olduğu konusunda bilgi sahibi olmak istemiyor. Evde o küçük sihirli andan bahseden şarkıyı dinlemek istiyorum.Tek bir sigara olsaydı. Sigara bu şarkıya çok yakışıyor."Little girl with Spanish eyes" derken dumanı yukarı doğru üflemek, o sevimli dramatikliğe karışmak...bir tek sigara olsaydı...

Bakkala gitmeyi beş saatten beri erteliyorum. Daktilo sesi çıkarmak için de, daktilo sesini bastıracak seste müzik dinlemek için de geç oldu.Ama bakkala gitmek için hiçbir zaman geç değil.
Aslında sigarayı zamanında almak için çok geciktim. Sigara yoksa yemek var. Ağzımı ve elimi ne kadar da dolduruyor.Ruhtaki ve bedensel olarak hissettiğimiz boşlukları doldurmaya bire bir.Üstelik gözyaşına ve kana da en çok yakışan o.
Çok mutluyum yalnızlık kıskacında olduğum için. Yalnızlık bunaltısı yüzünden iş yapamamayı, evi dolduranlar yüzünden işlerimi aksatmaya yeğlerim.
"please remember,that I never lie." Birbirimize asla yalan söylemeyelim olur mu?Sana hiç yalan söylemedim, hatırla...Ne büyük bir ağırlıktır ki bu, altında ezildikçe yalan söylersin ısrarcı sorulardan kurtulabilmek için. Yalvar yakar öğrenilmeye çalışılan dedikodulardan kurtulabilmek için, gerçeklerini kendine saklamaya çalışırken konuşmamayı yalana tercih etmişsindir genelde ama ne olursa olsun herşeyin en ince ayrıntılı, aslında sadece kendine ait olması gereken bilgilerini bakla bakla sökmeye çalışırken biri ağzından, yalan, dünyanın en gerçeğidir.Yalan değildir artık onlar. Söylenmek istenmeyenlerin üstünü örten kurtarıcı gerçeklerdir.
Kendime bırakmak isterim her zaman bir şeyler.Küçük bazı şeyler.Bilerek, özenle ayırmam onları.İşte bunu paylaşabilirim, işte bu küçük, edepsiz bilgi de bana kalsın bakalım, demem.O küçük bilgiler, kendileri istemez de çıkmazlar ortaya.
Sonsuza kadar ya da değerli ya da değersiz birine, gerekli ya da gereksiz bir zamanda, faydalı veya zararlı olacağı hiç mühim değilken çıkabilirler gün ışığına. Önemli olan, denizin metrelerce altında suyun hareketiyle dalgalanırken onlar, bir el, yolar gibi çekip çıkarmaya çalışmasın.
Gerçekler,
alaycı silüetler halinde, yerlerine yenilerini türetip,iniverirler rahatsız edilmeyecekleri derinliklere.Rahatsız edilmekten hoşlanmadıkları için, kaçarken yerlerine bıraktıkları benzerlerinin plastik olduklarının anlaşılmasını beklerler. Açık açık tiye almaktır bu.
Bakkala gidiyorum sonunda.

2003 Narbel

1 yorum:

  1. DALGIN VE ÖTESİZ

    Dalgın ve ötesiz berisiz
    Ve de tanımaksızın
    Yüzüyorum ölü denizinde
    Kendi varlığımın.

    Suyu hissettiğimden
    Hissediyorum sıkıntıyı...
    Görüyorum seni, ey çalkantı,
    Hayat-huzursuzluk...
    Bana has yelkenler ki...
    Çark etmiş dümeni...
    İnsan sureti gibi soğuk
    Yıldızlı bir gökyüzü.

    Gökyüzüyüm ben, rüzgârım...
    Gemiyim ve denizim...
    Hissediyorum ki ben değilim...
    Yadsımak isterim onu.

    .f.p

    YanıtlaSil